Şeyh Hacı Muhammed Bilal Nadir ve Hz.Mehdi
Şeyh Hacı Muhammed Bilal Nadir Hz.Mehdi Hakkında
Mesih, İsa ibn-i Meryem (as) ve Deccal için de söylenilir. Deccal için söylenildiğinde "Mesih Deccal" olarak söylenir. Deccal'a Mesih denilmesinin sebebi; kendisinden hayır silindiği ve gözlerinden biri silik olup tek gözlü olduğu veyahut az bir zamanda yeryüzünün hepsini dolaşacağı içindir.
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 6298)
Manâ'sı: "Ümmetimin arasında bir mehdi zuhur edecek. Allah onun yüzü suyu hürmetine yağmur verecek, yer ot bitirecek, para sağlam kişilere (fakir bulunmadığı için) dağıtılacak küçük ve büyük baş hayvanlar çok olacak, ümmet saygı görecek, yedi ya da sekiz yıl hüküm sürecek." (Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerif, No: 6299.)
Mehdi zuhur edecek. Onun hürmetine yağmur yağacak. Yağmurun fen ile olması kitabımızda yazdığımız ahsen-i takvimi bozar. Sihirle veya istidrâcen de olsa yine aynıdır. Mehdinin ve benzerlerinin duası ile yağan yağmur ahsen-i takvimi yapar. Oraya bakınız.
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 4436)
Manâ'sı: "Eğer dünyanın zevalına bir gün kalsa, Allah muhakkak o günü uzatır da ehli beytimden adı adıma, babasının adı da babamın adına muvafık olan bir adam gönderir. Zülumle dolu olan yeryüzünü adalet ve huzurla doldurur." (Hadîs-i Şerif, REH No: 2946, 6301; İmam-ı Şa'râni "Ölüm-Kıyamet-Ahiret", Hadis No: 812, sayfa: 437.)
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 3707)
Manâ'sı: "Size Horasan tarafından siyah bayraklı (ordu) zuhur edecek, karda sürünerek dahi olsa onlara katılın. Çünkü O, Allah'ın halifesi mehdidir." (İmam-ı Şa'râni "Ölüm-Kıyamet-Ahiret", Hadîs No: 806, sayfa no: 436.)
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 2185)
Manâ'sı: "Allahım, Abbas'a ve Abbas'ın oğullarına sen yardım et (üç kere) Ey amca, Mehdi senin neslindendir, muvaffak olacaktır, Allah'ta ondan razı olacaktır, Allah da ondan hoşnut olacaktır." (Hadis-i Şerif, REH No: 2943.)
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 2945)
Manâ'sı: "Ey Ehli beyt, Mehdi bizdendir. Allah onu bir gecede yararlı hale getirecektir".
Bilâl Babam buyurdu. Mehdi; kendisinin Mehdi olduğunu kendisi de bilmeyecek. Bir gecede kendisine Allahu Teâlâ feyizi rahmeti, fütuhatı açılacak nusrat-ı ilahi kendinde tamam olacak girdiği, yaptığı harbleri ne fenle, ne insan gücü ile yapmayıp doğrudan açıktan Allah'ın yardımı ile yapacak. Her harbe girip kazanışında herkes imkansız yüzde yüz mahvolacak derler.
Allah'ın yardımı ile kazanacak üst üste harp yapacak. Üçünde de kazanacak. Birinci harpte kurtuldu. Ama ikinci harpte hiç imkansız bu sefer yüzde yüz öldü mahvoldu derler. Onu da kazanır. Üçüncü harbe girer. Bu sefer kurtulmasına hiç imkan yok, derler, çünkü harpler birbirinden çok büyük onu da kazanır. Üçüncü harbi kazanınca müslümanlar Mehdi olduğunu bilirler.
Bilâl Babama sordular:
– Mehdi nerede zuhur eder? Kim olabilir?
Bilâl Babam:
– Abeli kebeli hiç kimsenin kıymete almadığı dağ başında bir çalı arkasından çıkarsa ne diyeyim. Mehdi herkesçe hakir hor görülen, hiç kimsenin kıymete almadığı bir kimse olabilir. Bu delil kuvvetlidir.
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 6186)
Manâ'sı: "Ey Abbas, Allah bu işe (İslâmın yayılmasına) beni başlattı, zulümle dolu olacak tüm yerleri adaletiyle dolduracak olan neslinden bir çocukla son bulduracak onu. O İsa aleyhisselamla namaz kılacak"
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 801, sayfa 433)
"Ebû Davûd'un Peygamberimiz (sav)'in hanımı Ümmü Seleme' den (ra) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
– (Âhir zamanda) Devlet reisinin ölümü sırasında birtakım ihtilaflar olacak. Derken Medine halkından (yahut da devlet reisinin bulunduğu şehir halkından fitne korkusu ile) bir kimse yola çıkarak kaçıp Mekke'ye sığınacak. Müteakiben Mekke ahalisinden insanlar yanına gelecekler ve onu evinden çıkaracaklar. O zata, kendisi istemediği halde Rükûn (yani Hacer-ü'l Esved) ile Makam-ı İbrahim arasında biat edecekler (yani onu devlet reisi seçecekler).
İşte Mekke'de yeni seçilen bu devlet başkanı (İmam Mehdi) ile harbetmek üzere Şam'dan bir ordu gönderilecek. Nihayet Şam ordusu Mekke ile Medine arasındaki Beyda denilen mevkide (zelzele ile) yere batırılacaklar. İnsanlar, Mehdi'ye karşı harbetmek için yola çıkan ordunun yok edildiğini görünce Şam halkının evliyâları ile Irak ahalisinin hayırlıları Mehdi'nin yanına gelerek ona biat edecekler. Sonra anası Kelp kabilesinden olan ve Kelpli dayıları bulunan Kureyşli bir kişi ortaya çıkacak da Mehdi'ye biat edenlere karşı (dayıları) Kelplilerden bir birlik gönderecek. Fakat Mehdi'ye biat edenler, Kelp kabilesinin askerlerini bozguna uğratacaklar. İşte bu hezimete uğrayan ordu Kelplilerin gönderdikleri askerlerdir.
– (O günde) bozgun kelpli askerlerin bıraktıkları ganimet mallarının taksimi sırasında hazır olmayanlara pişman olmak ve hayıflanmak vardır.
İmam Mehdi o ganimet mallarını kendi peygamberlerinin şeriatı üzerine taksim işini yapacak. (İmam Mehdi'nin zamanında) İslâm dini tam kemâliyle (yeryüzüne) yayılıp yerleşecektir.
İmam Mehdi çıkışından itibaren (yeryüzünde) yedi yıl hükümdar olarak kaldıktan sonra vefat edecek. Müslümanlar da namazını kıla(rak defnede)cekler" (Mistakü'l-Mesabih Şerhi Mirkat, C. 5/180-182, en-Nihaye ibn-i Kesir, C. 1/27.).
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 809, sayfa 436)
"Ebû Davûd'un, Ebû Said el-Hudri'den (ra) rivâyet ettiği Hadîs-i şerîfte Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Ümmetim içinde Mehdi bulunacaktır. Eğer kısa süre olursa yedi yıl, kısa olmazsa dokuz yıl, hüküm sürecek Mehdi'nin zamanında mal (yani zenginlik) artacak. Yanında da çok servet bulunacak. Biri kalkıp da:
– Yâ Mehdi, bana (biraz) yardım et, deyince O da:
– (İstediğin miktarı taşıyabildiğin kadarı) al, diyecektir." (Kitabü'n Nihaye, ibn-i Kesir, C. 1/130 kısaltarak.)
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 810, sayfa 436)
Keza Ebû Davûd'un rivâyetindeki (başka) hadîs-i şerîfte:
"– Mehdi ben(im neslim)dendir. Alnı geniş ve açıktır. (yani alnı üzerindeki saçı dökülmüştür.) Doğan ve çekme burunludur. Yeryüzü (önce) haksızlıklarla, zülumlerle dolmuş olduğu gibi o da adaletle dolduracaktır ve yedi yıl hükümdarlık edecektir, buyurulmuştur." (Mişkatü'l Mesabih 3/24, Feyazül Kadir, 6/278.)
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 811, sayfa 437)
"Ebû Said el-Hudri'den (ra) rivâyet edilen Hadîs-i şerîfte Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Yemin ederim ki, bu ümmete öyle (şiddetli) belâlar gelecek de kişi zülumden, gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teâlâ akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek de onun sayesinde yeryüzü adaletle, hakşinaslıkla dolacaktır.
Nitekim (ondan önce başkaları ile) yeryüzü zulüm ve gaddarlıkla doldurulduğu gibi. Ondan (yani Mehdi'den) gökyüzü sakinleri (meleklerle peygamberlerin ruhları) ve yeryüzünde oturan (mü'minlerin ve canlı hayvanların) hepsi razı ve hoşnut olacaklar. (Mehdi'nin zamanında) gökyüzü yağmurundan hiç bir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak. Yeryüzü de bitkilerinden hiç birini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir.
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 813, sayfa 437)
"Keza Tirmizi'nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Dünyada ancak tek bir günden başka hiçbir zaman kalmamış olsa bile Ehl-i Beyt'imden bir kimsenin insanların başına geçmesi için muhakkak Allah Teâlâ o günü uzatır (da bu imkanı bahşedecek) ve o zatın önünde (yardımcı) melekler bulunacak ve İslâm (dini bütün haşmetiyle) ortaya çıkacaktır. Mehdi'nin hazinesinde mal, servet o derece çok olacak ki, bir kişi yanına gelerek:
– Ey Mehdi bana (biraz) yardım et, diye rica edince Mehdi onun elbisesinin içinde taşıyabileceği parayı avuçlayıp verecektir.
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 820, sayfa 440)
"İbn-i Mâce'nin Ebu Hüreyre'den (ra) rivâyet ettiği Hadîs-i şerîfte Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz:
– Dünya (nın ömrün)den hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim ailemden bir zatın (Mekke'deki Merve üzerine yükselen) Deylem dağına, yahut da Deylem eyâletine ve İstanbul'a veya Roma şehrine sahip olması için Aziz ve Celil olan Allah muhakkak o günü uzatacak, buyurmuştur" (İbn-i Mâce, C. 2/929, Feyzü'l-Kâdir, C. 5/332.).
Bu hadisin isnadı sahihtir.
Sonra Mehdi ile mahiyetindeki İslâm ordusu Antakya şehrine geli(p orasını kuşatır) lar. Antakya deniz kenarında kurulmuş büyük bir şehirdir –ve şehrin karşısında üç defa tekbir getirirler. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah'ın kudretiyle surlar yıkılarak denize düşer. Müteakiben Mehdi'nin askerleri (şehri istila ederek) erkekleri öldürürler, kadınlarla çocukları esir ederler ve (birçok) ganimet malı ele geçirirler.
Sonra Mehdi Antakya şehrine (tamamen) sahip olur. Mehdi orada camiler yaptırır ve Müslüman halkın imaretlerini onarıp ihya eder. Bir müddet sonra Mehdi mahiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma'yı, Kostantiniyye'yi ve Altın Kilise'yi fethetmek için yola çıkar. Nihayet Kostantiniyye ile Roma'yı fethederek orada 400 bin askeri kılıçtan geçirirler. Orada (harp esirlerinden ganimet malı olarak aralarında paylaştıkları) 70 bin kızın (yani cariyenin) bekâretini izale ederler.
(Sonra) Mehdi'nin ordusu birçok şehirleri ve kaleleri fethederler ve (külliyetli) ganimet malları ele geçirirler. (Karşı koyan) erkekleri öldürürler, kadınları ve çocukları esir ederler.
(Sonra) Mehdi'nin muzaffer ordusu Altın Kiliseye gelerek daha önce Mehdi'nin ganimet malı olarak ele geçirmiş olduğu malları (bu kilisenin içinde) bulup tekrar ele geçirirler. Bu (nadide ve çok kıymetli) eşyayı oraya Roma İmparatoru Kayser, Filistin'e karşı harp ettiği zaman onları Beytü'l Makdis'in içinde bulup ele geçirmiş ve yetmiş bin arabaya yükleterek taşıtmış ve hepsini tam olarak ele geçirdiği gibi Altın Kilise'ye teslim etmişti ve hiç bir şeyde eksiltmemişti. Mehdi işte bu malları ele geçirerek onları tekrar Beytü'l-Makdis'e (yani Kudüs'e) iade edecektir.
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyamet-Âhiret", Hadîs No: 929, sayfa 498)
– Meryem oğlu İsa (as) içinize indiği ve imamınız da sizden olduğu zaman haliniz nasıl olacak? buyurulmuştur.
Başka rivâyetteki hadîs-i şerîfte "Size imam olduğu zaman" şeklindedir.
Ravi İbn-i Ebi Zi'b:
– İmamınız sizdendir, sözü ne demektir, bilir misiniz? diye sordu. Ben de:
– Bize haber verirsin, dedim. Ebu Hüreyre'de:
– O sizi yüce ve münezzeh olan Rabbinizin kitabına ve peygamberinizin sünnetine sizleri uydurdu demektir, dedi. (Sahîh-i Müslim, 1/37.)
Resûlü Ekrem devam ederek:
– Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa (as) (günün birinde) Mekke ile Medine arasındaki Ravha vadisinde hacı veya mutemir olarak muhakkak yüksek sesle "Lebbeyk Lebbeyk" diye diye telbiye ederek geçecektir. Yahut İsa Umre ile Haccı muhakkak birbirine bitiştirecektir. (Sahîh-i Müslim, 2/915.)
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyamet-Âhiret", Hadîs No: 930, sayfa 498)
"Başka rivayetteki hadîs-i şerîfte (Resûlullah Efendimiz:)
– Yemin ediyorum ki, Meryem oğlu İsa, o gün yeryüzünün en hayırlı (ve geçen milletlerin salih kişileri gibi) sekiz yüz erkek ile dört yüz kadın kişilerin yanlarına inecek" buyurmuştur.
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyamet-Âhiret", Hadîs No: 932, sayfa 499)
"Hadîs-i Şerîf'te Resûlü Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– İsa (as) yeryüzüne indikten ve 40 yıl kalıp yaşadıktan sonra ölür. Müslümanlar onun cenaze namazını kılarak onu toprağa verirler."
Bu hadîs-i şerîf Ebû Davûd et-Tayalisi'nin "müsned"inde rivâyet edilmiştir.
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyamet-Âhiret", Hadîs No: 933, sayfa 499)
"Resûlü Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Bütün peygamberler babadan kardeş olup anaları ayrı ayrıdırlar. Fakat dinleri (nin aslı tevhid olduğundan) birdir. Ben, Meryem oğlu İsa'ya daha yakınım. Çünkü benimle onun arasında (başka) peygamber yoktur. Muhakkak ki, o (âhir zamanda) yeryüzüne inecektir. Onu gördüğünüz zaman (şu alâmetlerle) onu tanıyınız.
1. Uzuna yakın orta boylu,
2. Rengi kırmızı ile beyaza yakın,
3. Üzerinde herd boyası ile boyanmış iki elbise vardır,
4. O derece temiz ki kendisine ıslak dokunmadığı halde başı su damlatır gibidir.
5. O, haçı kıracak.
6. Domuzu öldürecek,
7. Cizye vergisini kaldıracak,
8. Mal, servet çok olup, su gibi akacak.
9. O, bütün insanları İslâm dinine davet edecek.
10. Allahu Teâlâ onun zamanında İslam'dan başka bütün milletleri yok edecek.
11. Ve onun zamanında Allahu Teâlâ, pek yalancı ve sakat gözlü olan sapık Mesih (Deccal)i helâk edecek.
12. O derece yeryüzünde emniyet olacak ki arslanlar develerle, kaplanlar sığırlarla, kurtlar koyunlarla meralarda beraber dolaşacaklar ve çocuklar yılanla oynayacaklar da birbirine zarar vermeyecekler.
13. Hz. İsa yeryüzünde kırk sene yaşadıktan sonra vefat edecek. Müslümanlar onun cenaze namazını kılarak defnedeceklerdir." (Bemiri'nin et-Tasrih-i bima tevatere fi nûzuli'l-Mesih, 9-96, 160-161. Bu hadisi İmam Ahmed rivâyet etmiştir. 2/437.)
(İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 950
"İbn-i Mâce ile ondan başka Hadisçilerin rivayet ettikleri hadîs-i şerîfte Abdullah İbn-i Mes'ûd şöyle demiştir:
– Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz Mirac'a çıkarıldığı gece Allah'ın Resûlü, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz İsa ile karşılaşarak aralarında kıyâmet saatini müzakere ettiler ve ilk önce Hz. İbrahim'den başlayarak ona kıyâmet (in kopma) saatinden sordular. Fakat İbrahim'in yanında kıyâmet hususunda bir ilim bulunmadı. Sonra Hz. Musa'ya sordular. Onun yanında da bir malumat bulunmadı. Sonra sözü Meryem Oğlu İsa'ya verdiler. Hz. İsa da:
– Kıyâmet kopma gürültüsünden öncesine kadar olanlar bana bildirilmiştir. Fakat onun kopmasına gelince onu Allah'tan başka kimse bilemez, dedi ve Hadîs-i Deccal'in çıkmasına kadar kısmı zikretti, sonra:
– Ben yeryüzüne iner onu öldürürüm. Müteakiben insanlar yani (Mehdi'nin ordusu yurtlarına dönerler, Derken Ye'cûc ve Me'cûc her tepeden saldırarak onları karşılarlar. Bu haşarat ordusu, geçtikleri her suyu, içip kuruturlar, vardıkları her şeyi (yağma edip) bozarlar. Nihayet bundan sonra mü'minler çığlık kopararak Allah'tan yardım isterler ve sonra Müslümanlar onları öldürmesi için tekrar Allahu Teâlâ'ya dua ederler de onların leşlerinin kokusundan yeryüzünü de pis koku kaplar. Onlar yine Allah'a iltica ederek dua ederler. Bunun üzerine gökyüzü yağmur yağdırır ve onların cesetlerini sürükleyip denize atar. Sonra dağlar yıkılır, yeryüzü derinin çekilip uzatıldığı gibi uzatılıp genişletilir.
(Bilâl Babam buyurdu:
– Mahşerin kurulacağı yer, bu dünya değil, çok çok büyük bir dünyadır. Bu dünya olsa Adem (as)'dan bu yana ölen insanlar dirilirse, hepsi sığmaz.) İşte Allahu Teâlâ bu zaman olunca kıyâmetin kopması insanlara, gebe kadının ağrısının ne zaman tutacağı, gece mi gündüz mü ev halkının bilemeyeceği zaman gibi yakın olur, diye bana bildirmiştir", dedi.
Allah'ın kitabında bunu tasdik eden yüce Allah'ın şu sözüdür:
– Ye'cûc ile Me'cûc'ün seddi açıldığı zaman onlar her tepeden hücum ederler ve hak olan vaad (kıyamet kopması) yakın olur." (El-Enbiya, 96.)